Dünyaya ilk gözlerimi nerede açtığımı bilmiyorum. Kendimi ilk olarak Alanya’da eski bir Türk evinde bilmeye başladım diyebilirim. Ağaçlarla iletişim kurmayı orada öğrendim. Orada dinlemeyi öğrendim aslında.

3  yaşımdayken o kadar çok ağaç arkadaşım vardı ki, bütün yalnızlığıma rağmen onlarla olan temasımdı o zamanlar beni ben yapan. Eski Türk evinin penceresindeki denizlikte  otururudum akşamları; en büyük eğlencem, açık hava sinemasının kocaman perdesinden, sessiz film izlemekti. Bir de dedemin çok insani dokunuşları; kendimi böyle bilmeye başladım sanırım…

Sonra o kadar çok dolaştım ki ülkenin doğusunda; 90’larda savaşı gördüm, o zamanlar başladı algımdaki kırılmalar. 1992’de Ankara’da buldum kendimi birden bire; kasaba gibi şehirlerde yaşayan bir insan için çok fazlaydı her şey ve içime kapanmama sebep oldu bu kaos… çok sonradan bu kapanışların aslında kendi yolculuğumda önemli eşikler olduğunu anladım. Her kapanışta daha da yaklaşıyordum kendime sanki… Denize doğan ben için bozkır’ı yaşamak ilginç bir deneyimdi. Bozkırda tek başına duran ağacın gücünü ve onunla birlikte gelen yalnızlığını ilk defa yaşıyordum ve bundan müthiş bir haz alıyordum…

böyle böyle dokunmaya başladım boşluğa. Ama bütün bunlar çok tekil dokunuşlardı; Ankara’da yaşadığım süre boyunca önemli olanın “insanlar” olduğunu ve gerisinin çok da bir önemi olmadığını fark ettim; çok yer gezmekten kaynaklı azalmış olan aidiyet duygum yere değil sadece insanlara ait olmaya başladı. Bir süre sonra; sanırım bu yüzdendir ki bu çorak topraklardan hiç hoşlanmadığım halde orada nefes almaya devam ettim.

Hayatımın en önemli dönüşümünü tek isteğim olan Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümüne girince yaşadım. İlk derste bir sesin “içinizdeki çocuğu bulacaksınız burada” demesiyle başladı her şey… Bakmayın hala arıyorum; yaklaştığım zamanlar çok oluyor. Ne zaman bir salıncak görsem uçuyorum gökyüzüne, dedemi anımsıyorum ve özgürleşiyorum. Mimarlık bölümünden 2004 yılında mezun oldum. Üniversitelerde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalıştım, mimarlıkla yeni tanışan arkadaşlarımla hala yola devam ediyorum.

Bütün bunlar merak eden zihinlerimiz için tabii; bu anlattıklarımın ötesinde sadece misafirim bu dünyada ve hepimiz gibi; yani evrendeki bütün varlıklar gibi; sonsuzun geçiciliğinde, zamanın okyanusunu taşıyorum içimde.