42,5 yaşımdayım ve 13 yaşımdan beri televizyon izlemiyorum, haber takip etmiyorum.. Orwell’in 1984’ünü yaşadığımı hissettiğimden beri..
izliyorum kendimi ve sürekli kendime şu soruyu sorarken buluyorum; ‘bu hisler, düşünceler kime ait?’.. bana ait olmadığının farkındalığı içerisindeyim ancak soruyu sorana kadar benim gerçeğim oluyor.. bedenimde sıkışma, yetersizlik, değersizlik hissi.. burnumun ve kafamın sol tarafı çalışmayı bıraktı, bir şeyi protesto ediyor sanki bedenim..
Neler oluyor diyorum.. hiç de anlamıyordum …
sonra oturdum kendi sessizimde, içimdeki bütün seslerle.. izledim uzunca o sesleri, izlerken bedenimde duyumsadığım rahatsızlıklar, sıkışıklar, nefesimdeki yetememe halleri… şaşkınım bir yandan da, baya merakla izledim.. bilgisayarda çizim yaparken arada çıkan “FATAL ERROR” yazısı karşısında hissettiğim çaresizlikle baktım bir süre.. ne kadar kaldım meditasyonda, çok bir fikrim yok..
Bütün bu hallerin gerisinde minik kendimi gördüm.. ağlamak istediğimde ya da kendimi ifade etmek isteyip, edemediğimdeki halimi, içime kaçtığım, derin bir sessizlikte kaldığım halimi..
O çaresizlik içerisinde olan minicik varlığımla karşılaşınca hıçkırarak ağlamaya başladım… göğsümün ortasında oturan öküzler ağırlaştı sanki.. o an çok acayip bir şey oldu; minik halim elimi tuttu; hani o tutuşun cümlesi olsaydı bana ‘güvendesin’ diyor olurdu..
O dokuşla sıkışıklık geçti.. içimdeki çocuğun bilgeliği karşısında saygıyla eğildim.. bana olan bakışının bir cümlesi olsaydı; ‘hiçbir şey sebepsiz değil’ derdi sanki.. ancak bu cümlelerin hiç birini söylemedi, sadece dokundu ve baktı.. bir dokunuş ve bir bakışla anlattı şu an bana neler olduğunu.. o zamanlar ifade edemediğim duygularımı empati yoluyla deneyimleyerek öğrendiğimi, kendimi öyle tanıyabildiğimi gördüm.. haliyle şu an her ne oluyorsa toplumsal olarak, hepsi bende rahatsızlık olarak sirayet ediyormuştu..
bunlar deneyimimden bende kalan çıkarımlar pek tabii, belki de cümleler hiç böyle değil, buralar bilmediğim yerler ancak bildiğim bir şey olsaydı; sahici ve kalpten bir temasla içimdeki dert, su olup aktı derdim sanırım..
zamanın sonsuz okyanusu hepimiz içinde; dün 6 yaşımdaki halimin, gözlerinin derininde karşılaştım o bilgelikle.. iyi ki..
Gözlerimi açtım, şimdi burada olan varlığıma duyduğum şükranla ve yorgun bedenimle birlikte durdum bir süre..
Kalbimde sonsuz bir genişlik, tıpkı bulutların gerisindeki gök gibi..